Nazi bombardıman uçakları Türkiye’de| Heinkel He 111

İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa’da birbiri ile savaş eden Amerikan, Alman, İngiliz ve Fransız imalatı uçaklar, Türk Hava Kuvvetleri’nde beraber uçuyordu. O uçaklardan biri de Luftwaffe’nin efsane savaş uçaklarından Heinkel He 111’di…

Eskişehir 1’inci Hava Alayı’nda kullanılan Heinkel He 111 tipi bombardıman uçakları,  Almanya ile yapılan anlaşma ile alınmıştı. İkinci Dünya Savaşı’nın efsane uçaklarından Heinkel He 111’lerle ilgili bu yazı, Türk Hava Kuvvetleri’nin Unutulmayan Anılar 1 Kitabı’ndan alındı.

Heinkel He 111 Heinkel 111
Heinkel 111

Emekli Tuğgeneral Bezmi Kişmirli

Yıl 1943, Eskişehir 1’inci Alay (üs) 1’inci Bölük’te Pilot Üsteğmendim. Bölük Komutanımız Kurmay Yüzbaşı (sonradan general oldu) Şemmi Karacehennem, General Muzaffer Göksenin de tümen komutanlarımız idiler.

Kıştan yeni çıkmıştık. Güzel, güneşli bir gündü. Mahalli seyrüsefer uçuşu için Eskişehir Meydanı’ndan kalkış yaparak Bursa’ya doğru yöneldik. Yanımda Makinist Astsubay Ali de vardı (sonradan şehit oldu).

Bursa Uludağ üzerine gelmiştik. Dağda rengarenk giysileri ile kayak yapan insanları, kuşları, ağaçları, çiçekleri selamlamak geldi içimden. Önce dağın üzerinde alçalarak derin bir pike dalışından sonra tam gaz tırmanış yaptım. Bu gösteri hoşuma gitti. Birkaç defa daha tekrarladım.

NEFESİ KESİLİYOR, GÖZLERİNİ YUMUYORDU

Pike yaparken motorları minimuma, tırmanışa geçerken de maksimuma getiriyordum. Yanımdaki ikinci pilot yerinde oturan makinistim her patern yapılışında değişen basınç nedeniyle nefesi kesiliyor ve gözlerini yummak zorunda kalıyordu.

Yaşlı ve yorgun Heinkel He 111 uçağı da adeta bana yalvarıyor ve “Ben bombardıman uçağıyım. Önce beni buz gibi soğutuyorsun ve aniden tam gaz ateşliyorsun. Sen teknikten yoksun bir pilotsuz” der gibiydi.

Son kez dağdakilere “Allahısmarladık demek için daldıktan sonra tırmanışa geçişte sağ motor alevlendi ve yangın çıktı. Karşımızdaki tepeleri zor sıyırdık. Söndürücüyü çalıştırarak yangını söndürdük. Tek motorlu uçuşa devam ettik. Bende hiç panik yoktu. Kendime çok güveniyordum. Fakat uçak irtifa kaybediyordu. Eskişehir’e kadar ulaşamayacağımı anlamıştım. Biraz ilerimizde sanki kamuflaj yapılmış gibi Gemlik Meydanı’nın pistini gördüm. Alçaldım ve pisti karşıladım.

PİSTİN ÜZERİNDE NE VAR?

İniş takımlarını çıkarttım, flapları açtım. Pist başına yaklaşınca, pistin kamuflaj değil manialarla (kalas, bidon vs.) barikatlanmış olduğunu ancak fark edebildim. İniş sırasında uçak barikatlara çarpa çarpa birkaç yerinden kırım geçirdi. Biz de başımızdan, yüzümüzden yara ve berelerle kurtulduk. Ama bu keyfi ve hatalı davranışım nedeniyle harp yılları içinde değerine paha biçilmez bir uçağımızı yok etmiştim. Bunun vicdanımdaki sorumluluğundan nasıl kurtulacaktım?

Ayrıca M. Göksenin Paşa birliğimizde uçuş disiplini yokluğu nedeniyle Bölük Komutanımız Şemi Karacehennem’i cezalandırdı. Kırdığım uçak ve bölük komutanına verilen bu ceza, yaşam boyunca unutamayacağım acı bir hatıramdır. (Bkz; TÜRKİYE’NİN EN KRİTİK 25 SAVUNMA SANAYİ PROJESİ)

Kaynak: Kokpit Aero

Bir yorum bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi*