Helikopter gemisine ihtiyaç var mı

Genelde bir önceki makale linkini bilgi amaçlı veririm, ancak bu defa amacım farklı. İki konu, yani uçak ve helikopter gemisi birbiri ile ilgili olduğundan bir önceki makaleyi okumayanlar için okumalarını rica ediyorum. Böylece anlatmak istediklerim daha iyi anlaşılacaktır. (Bkz; YERLİ UÇAK GEMİSİ NASIL OLACAK? | MİLLİ UÇAK GEMİSİ)

Son Güncelleme: 29/01/18

Helikopter Gemisine İhtiyacımız Var Mı? Türkiye’nin En Acil İhtiyaçları Sizce Nelerdir?

TCG Anadolu LHD / Helikopter Gemisi
TCG Anadolu LHD tipi helikopter gemisi

Uçak gemisi için geçerli olan birçok detay bu soru içinde geçerli olmakla birlikte helikopter gemisinin görevi daha farklı. Bu görev uçak gemisi gibi denizaşırı coğrafyada hava üstünlüğü ve hava desteği değildir. Kara harekâtı, yani çıkarma harekâtlarına kısıtlı hava desteği ve daha çok uçar birlik harekâtı icra etmektir. Dolayısı ile helikopter gemilerini korumak içinde genelde ya bölge hava savunma destroyerleri, ya güçlü bir uzun menzil kabiliyeti olan hava gücü veya ilave olarak uçak gemisi refakat eder.

Önce deniz kuvvetlerimizin ihtiyacı ne veya eksikleri neler onlara bir göz atalım. Antiparantez belirtmek isterim ki, deniz sistemleri araştırmacısı değilim ve bu güne kadar bu konuda uzmanlaşmak gibi bir amaç gütmedim. Sadece bilebildiğim kadarı ile yazacağım. Bu yüzden sürçülisan edersem denizcilerin şimdiden affına sığınıyorum.

Türk Deniz Kuvvetlerinin bana göre üç ana başlıkta zafiyeti var. Birincisi hava ve füze/balistik füze savunma sistemleri. İkincisi denizaltı savunma harbi konusundaki hava unsurlarının sayı ve kabiliyet olarak yetersizliği ve üçüncüsü kara hedeflerine saldırı misyonunda baş topundan başka hiçbir silahının bulunmaması.

Bu kadar acil ihtiyaç varken helikopter gemisine heves etmek bana göre yanlıştır. (“Sen devletten iyi mi bileceksin?” diyenlere; tarihin devletlerin askeri alımlarındaki yanlışlarla dolu olduğunu, sık sık sistem körlüğünün veya kulis / lobi gibi aktörlerinin alımları ne derece etkilediğine şahit olduğumuzu, daha önce TLORAMIDS ihalesinde Çin füzesi seçilmişken tüm ülke medyasının ve uzmanlarının hep birlikte “NATO almayalım, Çin füzesi olsun, teknoloji de verecekler” dediğinin ve bu füze seçildiğinde belki de ülkede tek muhalefeti ısrarla yapan kişi olduğumu ve aynı zamanda o yıllarda Aster SAMP-T konusunda ısrar ettiğimi ve 3 yıl sonra gelinen noktada EUROSAM ile görüştüğümüzü ve Aster-30 alımının çok konuşulmaya başlandığını, hatırlatmak isterim.

Hepsi makalelerde kayıt altında. Hatta Çin füzesine methiye nev’inden akademik raporlar bile hazırlandı ama sonuç ortada. S-400 konusunda ise yazdığım tüm tereddütlerin hala arkasındayım. Ancak bir konu var ki, şimdilik yanılmış gözüküyorum. O da Rusların hiçbir zaman satmayacağı ve Türkiye’ye de kredi vermeyeceği idi. Nihai anlaşma ise medyadaki tüm yanlış haberlere rağmen ancak daha yeni yapıldı. Hepiniz biliyorsunuz. Şimdilik yanılmış gözüksem de henüz teslimat yapılmadı ve o vakte kadar konjonktür değişir, ne olur bilemem. Ancak dürüstçe söylemem gerekirse yazdığım sayfalarca tereddüt içeren rağmen geldiğim nokta hiç yoktan iyidir noktası.

Çünkü alternatif bir alım göremediğimden eğer S-400 zamanında gelip çalışmaz ise en az sosyal medyadaki “S-400 severler derneği” üyeleri kadar üzüleceğim. Bir an önce bir aksilik çıkmadan gelsin artık demekten başka bir şey demiyorum.2,5 Milyarı da Maliye düşünsün. Artık Maliyeden fazla maliyeci olmaya gerek yok diyorum ve samimi bir şekilde bir an önce gelsin görelim istiyorum. Etrafımızda bu kadar çatışma varken daha fazla YIHSS’den mahrum kalarak yani S-400 olmadan devam etmek istemiyorum).

İhtiyaçlara tekrar geri dönersek; ülkemiz için genel ihtiyaç olanları geçelim deniz kuvvetleri için bile uçak gemisi katili denen Çin yapımı DF-21 ASBM yani anti-gemi balistik füzesinin veya kopyasının yarın komşularımızın envanterine girmeyeceğini kim bilebilir? Yani sadece hava savunma değil, balistik füze savunması bile bir zarurettir ki, bu tehdidin en önemli ayağını anti-ship füzeleri oluşturmakta. Çözüm ne? Çözüm; TF-2000 hava savunma destroyeri projesi.

tf-2000

Diğer madde denizaltı savunma harbi. Dünyadaki trend, denizaltı savunma harbinin yani anti-denizaltı görevlerinin denizaltılar ve savaş gemileri ile yapılmaktan ziyade deniz konuşlu hava platformlarından veya kara konuşlu uzun menzilli, havadan geniş alanları tarayabilen, paraşütle bırakılan sonar decoy’lar, torpido atabilen, hatta anti-ship füzeleri taşıyan uçaklar tarafından yapılmaya başlandığını göstermektedir. P-8, Japon Kawasaki P-1, Ilyushin-Tupolev türevleri gibi.

HMS OCEAN HELİKOPTER GEMİSİ ALIMI SÖYLENTİLERİ

Malum, son günlerde İngiltere’nin servisten çıkardığı HMS Ocean isimli LPD tipi eski helikopter gemisi ile Türkiye’nin ilgilendiği haberi İngiliz kaynaklı olarak verildi. Sonunda ise bu eski gemiyi 84 Milyon Sterlin gibi düşük bir rakama çok şükür ki Brezilya’nın aldığı haberleri çıktı. Buna rağmen bazı Türk sosyal medya hesapları helikopter gemisi Brezilya’ya satılmadı ve hâlâ Türkiye ilgileniyor dedi ama yabancı basına göre helikopter gemisi satılmış.

Ancak meselem satılıp satılmadığı değil. Eski bir LPD alıp idame masrafları ile TCG Anadolu gibi yeni yapım ikinci bir LHD arasındaki kıyas. Bu eski helikopter gemisinin ucuz olmasına rağmen sonradan idamesi için harcanacak milyarlar bir yana, üzerine F-35B alımının üretim periyodu sebebi ile mümkün olmaması, yine eski ikinci el AV-8B Harrier uçaklarının muhtemelen İspanya’dan alınması.

Önce AV-8B Harrier’den bahsetmek gerekirse, tarihin en başarılı dikey iniş-kalkış yapan savaş uçağı olup, Falkland savaşında AIM-9 Sidewinder füzelerinin katkısı ile Arjantin hava gücünü perişan eden uçaktır. Birçok Arjantin uçağını düşüren Harrier’in çok üstün bir manevra yeteneği vardır. Tek motora ait, iki yanda önde ve arkada 4 motor hava çıkışı vardır. Aynı zamandan kuyruk kısmından da hava çıkışını yönlendirilebilme özelliğine sahiptir.

Ancak bu demode uçak ne modern BVR/LRAAM füzeleri, ne de beşinci nesillerle mücadele edecek havada kalış süresine sahip. Yani hedefiniz Kıbrıs ise kıyıdaki birliklere yakın hava desteği (CAS) için ideal ancak Hedef Doğu Akdeniz ve Mısır veya İsrail veya Yunan uçakları ile karşılaşacaklar ise (F-35,F-16, Mig-29, Rafale,F-15 çoğu son versiyonlar) hiçbir şansları yok. Oysa bu harekâtı destekleyecek güçlü bir hava kuvveti ve geçen bölümde anlattığım çift motor uçakların tankerler tarafından desteklendiğini düşünün.

Helikopter gemisine verilecek para ile bir an önce hayata geçirilmiş TF-2000 hava savunma destroyeri (firkateynlikten terfi etti, yapılan açıklama ile gemi daha büyük yani daha uzun yapılacağı için destroyer sınıfında olacak) içinde 60-70 tane VLS lançeri ile milli hava savunma / anti-balistik füzesinin veya o yetişmez ise Aster-30 gibi bir füzeyi taşıyor olsun. Testleri başarı ile devam eden ÇAFRAD radarını da koyun üstüne.

Yukarıdaki uçaklardan hangisi TCG Anadolu havuzlu çıkarma gemisine etrafında 4-5 tane TF-2000 varken yanaşabilir?

TCG Anadolu LHD / Helikopter Gemisi
TCG Anadolu LHD tipi helikopter gemisi

Attıkları anti-ship füzeleri daha terminal aşamasına varamadan yani gemiye yaklaşıp kendi radarı ile aktif radar güdümüne geçip kilit atamadan muhtemelen TF-2000’den fırlatılan füzeler ile imha edilmiş olacaktır. Şimdiye kadar kaç tane Amerikan eski savaş gemisinden (Knox veya Perry sınıfı gibi) ağzımız yanmış iken tekrar İngiliz gemisine vereceğimiz parayı ikinci hatta üçüncü TCG Anadolulara yani havuzlu çıkarma gemilerine ayırsak. Çünkü helikopter gemisinde ki nihai amaç denizde helikopter uçurmak değil çıkarma yapmak. (Bkz; SÜPERKAVİTASYON TORPİDOSU NEDİR?)

Tamam, o da bir LPD ama LPD’nin daha çok helikopter taşıyanından yani kısıtlı imkânı olan ve kara ordusu ağırlıklı Türkiye için ayrıca daha çok helikopter alımı gerekli demek. Aslında inanın okyanuslarda herhangi bir yerde stratejik bir çıkarımız olsa, örneğin Katar’da korumamız gereken petrol sahaları, Afrika’da madenler, Çin Denizi’nde ticaret yolunun güvenliğini Çin’e karşı koruma zorunluluğu gibi. Üstüne de çok paramız, kısıtlı olmayan imkânlarımız (Araplar gibi canımız sıkılınca 12 Milyar USD alım yapabilsek) 4 tane LHD yani TCG Anadolu’nu olduğu sınıftan, üstüne bir tane Japon LPD’lerine benzer helikopter gemisi bir tane de Fransız Uçak gemisi gibi orta sınıf 40 uçaklık uçak gemisi olsun çok isterdim.

AKDENİZ

Stratejik çıkarlarımız Akdeniz ve daha çok Doğu Akdeniz’dedir. Açık deniz görevlerinde donanmanın daha çok deniz gücü olarak görev yaptığından saldırı amaçlı hava ve kara gücünden ziyade savunma amaçlı hava savunmaya ihtiyaç duyduğu ve bunun da döner ve sabit kanatlardan ziyade hava savuma füzeleri ile olacağından böyle bir filonun seyahati sırasında en kritik görevi yine hava savunma gemilerinin yapacağı aşikârdır. Bir önceki bölümde toplu linklerini verdiğim AEGIS ve diğer hava savunma gemileri makalelerine merak edenler göz atabilir.

KARADENİZ

Diğer önemli denizimiz Karadeniz’e bakacak olursak Rus generallerin ifadesi ile Türk donanması soğuk savaşın bitiminden sonra geçici olarak ele geçirdiği üstünlüğü kaybetmiştir. Rus silahlı kuvvetleri bugün Karadeniz’de ciddi bir A2AD (Anti Access- Area Denial/Geçişe kapatma ve alan hâkimiyeti veya erişim/alan reddi, daha önceki makalelerde açıklamıştım) uygulama imkânına kavuşmuştur. Uçak veya helikopter gemisinin Karadeniz’e savaş anında sokulamayacak kadar değerli bir hedef olacağını ve verimli kullanılamayacağını uzunca anlatmaya gerek yok sanırım.

Peki Rus donaması bu A2/AD gücünü nereden alıyor? Hızlı gemilerden veya nükleer füzelerden mi? Bir tane Uçak gemileri var ki, o da Karadeniz dışında yani bir savaş anında Çanakkale boğazına bile yaklaşmak için deli olmalılar. Akdeniz’de (moda teorilerle!) karşımıza çıkacak NATO donanmalarının aksine Karadeniz’de uçak gemisi sorunumuz olmayacak.

Peki sorun ne? A2/AD nereden kaynaklanıyor. Rusya özellikle son yıllarda Kuzey Karadeniz veya Kırım topraklarını S-300, ve S-400 (ikinci bölük yakın zamanda konuşlandı) ile doldurmasında ziyade daha da önemlisi Bastion, Club-K Container Missile Sys.,Kalibr anti-ship-seyir füzeleri ile doldurdu. Tüm Karadeniz’e menzil olarak hitap eden bu çok tehlikeli füzeleri ise ne uçak gemisi ile ne helikopter gemisi ile ne de bunların taşıdığı sabit/döner kanat platformları ile hatta uçakların taşıdığı füzelerle bile durduramazsınız. Uçaklarla sadece bataryalarını vurusunuz ki vur vur bitmez. Burada nokta koyup çözümü Ege sonrasına bırakalım.

ADALAR DENİZİ / EGE DENİZİ

Öncelikle Yunanistan’ın geçen hafta Fransız hava savunma gemisi FREMM sınıfı ile ilgilendiğini ve olursa bunlardan 3-4 tane TF-2000 üretilmeden almış olursa Ege’de üstünlük falan kalmayacağını çok açık söyleyeyim. Bu iş F-16V Blok70 modernizasyonuna benzemez.

Ege Denizi yani potansiyel tehdit Yunanistan ile mücadelede coğrafi yakınlık sebebi ile uçak gemisinin gerekmeyeceğini hepiniz bilirsiniz zaten. Adalara veya Yunan ana karasına çıkarma yapmak için LHP ve LPD sınıfı helikopter gemisi yani TCG Anadolu ve HMS Ocean muhteşem bir ikili olabilir. Ancak çok duyduğunuz üzere Türkiye TCG Anadolu’yu Ege için değil açık deniz ve deniz aşırı intikaller için (örneğin Katar’a tabur seviyesinde tam teçhizat nakil gibi) aldı.

Neden Ege değil diye düşündünüz mü? Çünkü Ege denizi bir deniz savaşı için dünyanın en tehlikeli sularından biridir. Her köşe başında bir ada her adanın etrafında saklanmış ufacık bir hücumbot ve size fırlatacağı tek bir Harpoon veya Penguin ile işinizi bitirebilir. (Aynı şey Yunan tarafı içinde geçerli). Her iki ülkede de Harpoon füzesinden var ama onu yakalayıp havada imha edecek ESSM harici etkili bir füze savunma füzesi (deniz konuşlu S-300, SM-2,Aster-15/30,Barak vb.) yok.

BÖLGE HAVA SAVUNMA GEMİSİ İHTİYACI VE TF-2000

İşte tekrar Karadeniz’deki Rus A2/AD tehdidine, Uçak gemisi, LHD ve Ege’ye dönerek ana fikre gelirsek; bana göre Türk donanmasının uçak/helikopter gemisinden daha acil ihtiyacı seyir ve anti-ship füzeleri ile saldırgan hava platformlarını bertaraf edecek bölge hava savunma gemileridir. Fuarlarda tanıştığım tersane çalışanı denizci mühendis subaylar daha fiili olarak TF-2000 hava savunma destroyeri ile ilgili bir şey yapılmadığını söylediler.

Nitekim resmi açıklamalarda Milgem’lerden sonra İ sınıfı firkateynler ve sonrasında TF-2000’lere başlanacağı yönünde. Yani yıllar sonra. Sebebi ne olabilir? Tabi ki maddi kaynakların sınırlı olmasına rağmen, çeşitli alanlarda çok fazla yürütülen proje olması ve gemi sistemlerinin çok pahalı olması. Dolayısı ile daha TF-2000 kızağa konmadan “helikopter gemisi bakıyoruz” diyen var mı bilmiyorum ama varsa da anlayamıyorum ve şunu soruyorum; “o gemilere Karadeniz veya Akdenizden gelecek füzeleri kim durduracak?” Velev ki Helikopter gemisini Aster-15/30 füzesi ile donattık (Fransız uçak gemisi füze/öz savunma için Aster-15 kullanıyor) filonun dış kanatlarındaki gemileri kim koruyacak?

Bir an hayal edin; uçak ve helikopter gemisi yok ama 2 tane TCG Anadolu ve 5-10 tane TF-2000 hava/füze savunma destroyeri var. TF-2000’ler, EUROSAM ile birlikte geliştirilmek üzere anlaşmaya varılan milli anti-balistik/yüksek irtifa hava savunma füzesi ile yüklü. Her biri 60-70 VLS lançer barındırıyor. Ayrıca deniz hedefleri için yüklenmesi düşünülen milli anti-ship füzesi “Atmaca” ki, testleri çok ilerledi o zamana kadar yüzlerce üretilmiş olur, üstüne yer kalmayacağı için sınırlı sayıda kara hedefleri için milli seyir füzesi “Gezgin”in de yüklendiğini düşünün. Üstüne denizaltı harbi için envanterdeki torpidolar ile milli ağır sınıf torpido “Akya”nın olduğunu.

Şimdi soralım, S ve X çift Bantlı ve 450 km menzili ile ÇAFRAD radarı konuşlu 6 tane TF-2000 destroyerinin bulunduğu filomuza yaklaşacak hedefin ne kadar şansı vardır. Bu filonun uçakların yakın hava desteği ile helikopterlerin uçar birlik harekâtı avantajından çok daha mühim olan hedef kıyıya güvenli seyahat veya açık deniz devriyesinde anti-ship füzelerden korkmadan rahatça seyir yapabilmesi daha stratejik değil midir? Artık Basra körfezindeki terörist unsurların bile sahip olduğu anti-ship füzelerinin BAE ve Suudi gemilerine ne yaptığını hatırlayın.

Diğer iki acil ve doğru karar ile kızağa konan proje havadan bağımsız denizaltı projesi ile Meltem projelerinin sonlandırılması bile sorudaki platformdan (Uçak/Helikopter G.) daha mühimdir. Almanya ile ortak üretilecek 4 adet havadan bağımsız yani dizel motor için gerekli olan oksijenin şnorkel çıkararak yüzeyden almak yerine sıvı bir kimyasaldan elde eden ve 20-30 gün şnorkel çıkarmadan seyir yapabilen denizaltı olacaktır.

Denizlerde en stratejik silah platformu olan denizaltılar hayati öneme sahiptir. Hava/füze savunma gemisi kadar stratejik olan denizaltıların bu yeni yapılan örneği aslında personel için temiz hava ihtiyacı olmasa çok daha uzun süre yüzeye çıkmadan yani şnorkel çıkarmadan ilerleyebilir. (Şnorkel çıkarmanın ne mahsuru var diye düşünenler olacaktır. Anında yüzeyi tarayan yüzey radarları tarafından görüleceğini söylemem yeterli sanırım). 

Sonuçta yeri belli olan bir denizaltı artık sadece bir hedeftir. Deniz altında pasif sonar modunda ilerleyen bir denizaltının ise tespiti çok zor olduğundan bunun başarıldığı anlarda yani yeri bilinmeyen bir denizaltı ise tüm yüzey platformları için isterse denizaltı harbi amaçlı donatılmış bir savaş gemisi ister uçak gemisi olsun gerçek bir tehdittir.

Meltem projesinin yılan hikâyesine dönen kaç yıllık akıbetini hepiniz bilirsiniz. Bizim P-8 tarzı uzun menzilli açık deniz tarama/denizaltı harbi uçağına da ihtiyacımız var. Bu ihtiyaç resmi makamlarca da beyan edildi. Ancak henüz açılan bir ihale yok.

Bugün yukarıda yazdığım özdeyiş gibi cümlenin gereği olarak; sonarını daldırmış bir ASW Helikopteri veya paraşütle mobil sonar (sonar decoy) atan bir deniz karakol/denizaltı savunma harbi uçağı hedefi kilometrelerce uzaktan tespit edebildiği için yüzey ve sualtı platformlarından çok daha etkilidirler. Çünkü hiç biri uçak ve helikopter kadar hızlı bir şekilde mesafe alamaz ve uzak mesafeleri katedip tarama yapamaz.

Aslında şu an kadar yazdıklarımı silip, sadece “Ülkenin balistik füze savunması yok ve dünyadaki trend deniz konuşlu balistik füze savunması. Dolayısı ile donanmanın ve ülkenin en acil ihtiyacı YIHSS alımındaki gibi deniz konuşlu füze savunması yapacak TF-2000’dir” diyebilir makaleyi bu minvalde yazabilirdim. Ancak bugüne kadar bu konuya en az on makalede değindiğimden sizler artık biliyorsunuz. O yüzden acil ihtiyacı diğer yönleri ile anlatmak ve konumuzu Deniz Kuvvetleri ihtiyacı özelinde anlatmak istedim.

Ve size söz bir gün TF-2000’ler yapılıp birer birer yüzmeye başladığında, denizaltı filomuz modernize olduğunda ve günümüzde en etkili ve caydırıcı denizaltı savunma platformu olan DSH uçaklarımız yeterli sayı ve kabiliyete ulaştığında, birileri çıkıp uçak/helikopter gemisi alacağız/yapacağız derse hiç itiraz etmeyeceğim. Tıpkı S-400 yanında EUROSAM ile de geliştirme anlaşması imzalandığında S-400 muhalefeti konusunda ki sesim kesildiği gibi. (Bkz; ALTINCI NESİL SAVAŞ UÇAKLARI | 6. NESİL SAVAŞ UÇAKLARI)

Helikopter gemisi yazısından sonra sekiz ve dokuzuncu sorularda görüşmek üzere barış içinde bir dünya dileği ile.

Kaynak: www.kokpit.aero / Hakan Kılıç

ulaq insansız deniz aracı

Bir yorum bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi*